rGQjCe4. Türk gazeteci, şair, yazar, siyasetçi ve Türkiye eski başbakanı. 1974 ile 2002 yılları arasında beş kez Türkiye başbakanlığı yapan Bülent Ecevit, düşünceleri ve uygulamalarıyla, 20. yüzyıl Türk siyasal yaşamının en önemli isimlerden biri olmuştur. 1972 ile 1980 arasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığında, 1987 ile 2004 arasında da Demokratik Sol Parti Genel Başkanlığında bulunmuştur. 1961 ile 1965 arasında VIII., IX. ve X. İsmet İnönü hükümetlerinde Çalışma Bakanı olarak yer almıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 11. ve 12. Dönem Ankara, 13., 14., 15., 16. ve 19. Dönem Zonguldak, 20. ve 21. Dönem İstanbul milletvekili olarak görev yapmış olan Ecevit, 1961'de Kurucu Meclis Cumhuriyet Halk Partisi Temsilciliği 6 Ocak 1961-25 Ekim 1961 yapmıştır. 2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üniversite mezunu olmaması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı'na aday olamamış, koalisyon partilerinin bu hükmü değiştirme teklifini ve kendisine cumhurbaşkanlığı teklifi getirmesini ise teşekkür ederek reddetmiştir. YaşamıGençliği ve eğitimiBülent Ecevit, 28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul'da doğdu. Mustafa ismi, Huzur-u Hümayun hocalarından dedesi Kürdizade Mustafa Şükrü Efendi'den kaynaklanmaktadır. Babası Kastamonu doğumlu Fahri Ecevit Ankara Hukuk Fakültesi'nde adli tıp profesörüydü. 5 Mayıs 1951 tarihli Bülent Ecevit'in AÜ DTCF öğrenci kimlik cüzdanındaki nüfus cüzdan suretine göre baba adı Mehmet Fahrettin, gene 15 Ocak 1945 tarihli AÜ DTCF talebe hüviyet cüzdanındaki nüfus cüzdan suretine göre baba adı Fahrettin, öte yandan babasının 31 Ekim 1951 tarihli Yeni Sabah gazetesindeki ölüm ilanında Prof. Dr. Fahri Ecevit, ayrıca kullandığı kartvizitte Pr. Dr. Fahri Ecevit Fahri Ecevit daha sonra siyasete girerek 1943-1950 yılları arasında CHP'den Kastamonu milletvekilliği yaptı. İstanbul doğumlu olan annesi Fatma Nazlı ise ressamdı. Bülent Ecevit 1944 yılında Robert Koleji'nden mezun oldu ve aynı yıl içinde çalışma hayatına Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde çevirmenlik yaparak başladı. 1946 yılında okul arkadaşı Rahşan Aral Ecevit ile hayatını birleştirdi. Önce Ankara Hukuk Fakültesi sonra da Dil Tarih Coğrafya Fakültesi İngiliz Filolojisi bölümüne kayıt yaptırmasına rağmen yüksek öğrenimine devam etmedi. 1946-1950 yılları arasında Londra Elçiliğinin Basın Ataşeliği'nde kâtip olarak çalıştı. 1950 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin yayın organı olan Ulus Gazetesi'nde çalışmaya başladı. 1951-52'de yedeksubay olarak askerliğini yaptıktan sonra yeniden gazeteye döndü. Ulus Gazetesi Demokrat Parti tarafından kapatılınca Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde yazar ve yazı işleri müdürü olarak görev yaptı. 1955 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Kuzey Karolina eyaletinin Winston-Salem kentinde, The Journal and Sentinel'de konuk gazeteci olarak çalıştı. 1957'de Rockefeller Foundation Fellowship Bursu ile yeniden ABD'ye gitti, Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay sosyal psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yaptı. Bu sırada Ecevit'in sürekli "Hocam" diye bahsettiği Henry A. Kissinger Harvard Üniversitesi rektörü idi. Harvard'da 1957 yılında, 1950-1960 arasında verilen antikomünizm seminerlerine sürekli Olof Palme, Bertrand Russell gibi kişilerle katıldı. 1950’lerde Forum Dergisi’nin yazı işleri kadrosunda yer aldı. 1965’te Milliyet Gazetesi’nde günlük yazılar yazdı. 1972’de aylık Özgür İnsan, 1981’de haftalık Arayış, 1988’de aylık Güvercin dergilerini çıkarttı. Siyasal yaşamıCHP içinde yükselişi1953 yılında CHP'ye kaydolan Ecevit, ilk olarak Gençlik Kolları Merkez Yönetim Kurulu'nda görev aldı. 32 yaşında, İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker'in adaylığını ona devretmesiyle, 27 Ekim 1957 seçimlerinde CHP'den milletvekili oldu. Milletvekili olarak siyasi yaşamına başlayan Bülent Ecevit, 12 Ocak 1959 günü toplanan CHP 14. Olağan Kurultayı'nda Parti Meclisi'ne giren isimler arasında yer aldı. 27 Mayıs 1960 Askerî Müdahalesi'nden sonra, CHP kontenjanından, Kurucu Meclis üyesi oldu. 1961 genel seçimlerinde Zonguldak milletvekili seçildi. 1961-65 arasında görev yapan İsmet İnönü başkanlığındaki üç koalisyon hükümetinde de çalışma bakanı olarak yer aldı. Bu dönemde Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nun çıkarılması 24 Temmuz 1963, sosyal güvenlik haklarının genişletilmesi için çaba harcadı. Süleyman Demirel'in başkanlığındaki Adalet Partisi'nin AP kazandığı 1965 genel seçimlerinde yeniden Zonguldak'tan yeniden milletvekili seçildi. Bülent Ecevit bu tarihten sonra muhalefete geri dönen CHP'nin içinde Ortanın Solu görüşünün öncülüğünü yapmaya başladı. Aynı dönemde parti içinde Ortanın Solu'na karşı çıkan bir klik ortaya çıktı. 18 Ekim 1966'da toplanan XVIII. Kurultay'da 43 yıllık CHP'nin genel sekreterliğine henüz 41 yaşındaki Bülent Ecevit seçildi. CHP tarihinde ilk defa bir genel sekreter ilçelerden köylere bütün CHP örgütlerini tek tek gezerek partililer ve delegelerle tanıştı. Ecevit çalışkanlığı, hitabet gücü ve parti içinde demokratik sol duruşuyla giderek sivrildi. Ortanın Solu partinin temel ilkesi olarak kabul edildi. Ecevit, Ortanın Solu hareketiyle CHP'nin aşırı sola bir duvar çektiğini, AP'nin de aşırı sağa karşı bir duvar çekerse demokrasinin sürekli yaşama olanağı bulacağını savundu. 1967'de "Ortanın Solu" politikasına karşı çıkan Turhan Feyzioğlu ile Ecevit arasında çatışma giderek tırmandı. Genel başkan İnönü Ecevit'i desteklerken meclis grubu Feyzioğlu'nu tutuyordu. 28 Nisan 1967 tarihinde düzenlenen 4. Olağanüstü Kurultay'dan sonra Feyzioğlu önderliğindeki 47 milletvekili ve senatör partiden ayrılarak Güven Partisi'ni kurdu. Kemal Satır önderliğindeki bir grup ise parti içinde kalarak Ortanın Solu politikasına karşı mücadeleyi sürdürdü. Genel sekreter Ecevit köyleri kalkındırma planını açıkladı. "Toprak işleyenin, su kullananındır" sloganını ortaya attı 11 Ağustos 1969. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 12 Mart 1971 muhtırasından sonra, CHP'nin tutumu konusunda parti içinde önemli görüş ayrılıkları belirdi. İsmet İnönü, müdahaleye açıkça karşı çıkılmasını onaylamıyordu, Ecevit ise 12 Mart muhtırasının CHP içindeki "Ortanın Solu" hareketine karşı verildiğini söyeleyerek, partisinin askeri yönetimce oluşturulan hükümete katkıda bulunmasına karşı çıktı ve genel sekreterlikten istifa etti 21 Mart 1971. Ecevit'le yoğun bir mücadeleye giren İnönü, 4 Mayıs 1972'de toplanan 5. Olağanüstü Kurultay'da, "Ya Ben, Ya Bülent" sözleriyle siyasetinin partisince onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıkladı. Kurultay'da parti meclisi için yapılan güvenoylamasında Ecevit yanlılarının 507'ye karşılık 709 oy ile güvenoyu alması üzerine, 8 Mayıs 1972'de istifa eden İsmet İnönü'nün yerine 14 Mayıs 1972 tarihinde genel başkanlığa seçildi. Böylece İsmet İnönü Türk siyasal yaşamında parti içi mücadele sonucunda değişen ilk genel başkan oldu. Kurultayın ardından Kemal Satır ve grubu partiden ayrılarak önce Cumhuriyetçi Parti'yi kurdu, kısa süre sonra da Milli Güven Partisi'yle birleşerek Cumhuriyetçi Güven Partisi'ne CGP katıldı. CHP Genel Başkanlığı1973 cumhurbaşkanlığı seçiminde askerlerin dayattığı Faruk Gürler'in seçilmesine AP lideri Süleyman Demirel'le birlikte karşı çıktı. Cumhurbaşkanlığı krizi 6 Nisan 1973'te 6. Cumhurbaşkanlığına, Ecevit ve Demirel'in üzerinde anlaştıkları Fahri Korutürk'ün seçilmesiyle son buldu. Ancak, Ecevit'in Faruk Gürler'in aday olduğu seçimlere katılmama kararı almasına rağmen Gürler'e oy vermiş olan CHP Genel Sekreteri Kamil Kırıkoğlu ve arkadaşları partiden istifa ettiler. CHP Ecevit liderliğinde girdiği ilk genel seçim olan 14 Ekim 1973 genel seçimlerinde yüzde 33,3'lük oy oranıyla 185 milletvekili çıkardı. CHP'nin oy oranı bir önceki seçime göre yüzde arttı; partinin oy oranı kırsal alanda gerilerken kentlerde adeta patladı. Ancak Ecevit'in başkanlığındaki CHP en fazla oyu almasına rağmen çoğunluğu kazanamadı. 26 Ocak 1974 tarihinde Millî Selamet Partisi MSP ile kurduğu koalisyon hükümetinde ilk defa başbakanlık görevini aldı. Ecevit hükümetinin en önemli uygulamalarından biri, Haziran 1971'de ABD'nin baskısıyla yasaklanan haşhaş ekiminin 1 Temmuz 1974'te serbest bırakmasıydı. Bu arada ilk kez 1970'te CHP gençlik kollarının düzenlediği bir forumda kullanılan "demokratik sol" kavramı, 28 Haziran 1974'te toplanan CHP tüzük kurultayında parti tüzüğünün ilkeleri arasına alındı. Ecevit bu ilkeyi, ülkenin nesnel koşullarına dayanan, dogmaya ve özentiye kapılmayan yerli bir sol düşünce akımı olarak niteledi. Temmuz 1974'te, Bülent Ecevit başbakanken, Yunanistan'daki askeri cuntanın desteklediği EOKA yanlısı Rumlar Kıbrıs’ta Makarios’a karşı darbe yaptı. Darbe nedeniyle Ada’da yaşayan Türkler’in yaşamlarının tehlikeye girmesi üzerine ordu alarma geçirildi. Londra'ya giden Ecevit, Türkiye gibi Kıbrıs anlaşmalarına garantör devlet olarak imza koymuş Britanya hükümetinin yetkilileriyle görüştüyse de Kıbrıs'taki olup bittiye karşı bir ortak çözüm bulunamadı. Ecevit’in başında olduğu hükümet, adadaki Türkleri korumak için askerî müdahale kararı aldı. 20 Temmuz'da başlayan Kıbrıs Barış Harekatı'nı, 14 Ağustos'ta II. Barış Harekatı izledi. Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra Ecevit, “Kıbrıs fatihi” olarak anılmaya başladı. Harekatın başarıya ulaşması ve büyük kamuoyu desteğine rağmen, koalisyon hükümeti içindeki çelişkiler, siyasal mahkumların da genel af kapsamına alınması ve Kıbrıs konusundaki anlaşmazlığın da etkisiyle gittikçe büyüdü. Sadece 10 ay süren bu koalisyon hükümeti 18 Eylül 1974'te istifa etti. Bu hükümetin dağılması üzerine Süleyman Demirel'in başbakan olarak görev yaptığı AP-MSP-MHP-CGP partilerinden oluşan I. Millî Cephe Hükümeti kuruldu. Muhalefete geri dönen Bülent Ecevit 1977 genel seçimleri öncesinde seçim kampanyası için gittiği İzmir Çiğli Havalimanı'nda 29 Mayıs 1977 cumartesi günü kontrgerilla tarafından düzenlendiği iddia edilen suikast girişiminden sağ kurtuldu. Bir polisin silahından çıkan kurşun Ecevit’in hemen yanı başındaki Mehmet İsvan’ın bacağına saplandı. 3 Haziran 1977'de de CHP'nin Taksim Meydanı'nda düzenlediği miting öncesi Başbakan Süleyman Demirel, Ecevit'e telefon ederek kendisine karşı suikast girişiminde bulunulacağı yönünde uyardı. Ecevit, bu mektuba, "Bu koşullarda hiç kimseden yarınki mitingimize gelmesini isteyemem. Ancak eşim ve ben yarın miting saatinde Taksim meydanında olacağız" şekinde yanıt verdi. CHP'nin tarihindeki en görkemli mitinglerden biri olan Taksim Mitinginde bir suikast girişimi olmadı. İki sonra yapılan genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi oyunu yüzde 41,4'e çıkarmayı başardı. Bu oy oranı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sol görüşlü bir partinin çok partili siyasal yaşamda kazandığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçti. Ecevit oy oranını artırmakla birlikte o zamanki seçim sistemine nisbi seçim sistemi göre çoğunluğu kazanamadığı için bir azınlık hükümeti kurmaya karar verdi. Bu azınlık hükümetinin güven oyu alamaması nedeniyle tekrar Süleyman Demirel'in başbakanlığında II. Millî Cephe hükümeti AP-MSP-MHP kuruldu. Ecevit, "Kumar borcu olmayan 11 milletvekili arıyorum" sözüyle AP'den ayrılan 11 milletvekiline Güneş Motel Olayı ek olarak Demokratik Parti ve Cumhuriyetçi Güven Partisi'nin de desteğiyle II. Milliyetçi Hükümeti'ni devirip, 5 Ocak 1978 tarihinde yeni bir hükümet kurarak tekrar başbakan oldu. Ancak Ecevit seçim propagandası sırasında ve muhalefet önderi olarak ileri sürdüğü düzen değişikliğini, vaadlerini gerçekleştiremedi. Daha da hızlanan terör, etnik ve dinsel kışkırtmalarla Malatya ve Maraş gibi kentlerde katliam boyutlarına ulaştı. Enflasyon hızı da yüzde 100'ü geçti, grevler yayıldı. TÜSİAD gazetelere tam sayfa eleştiri ilanları vererek hükümetin istifasını istedi. Bunlara ek olarak AP'den gelen ve bakan yapılan 11 milletvekilinin Tuncay Mataracı, Hilmi İşgüzar, Orhan Alp, Oğuz Atalay, Mete Tan, Güneş Öngüt, Mustafa Kılıç, Şerafettin Elçi, Ahmet Karaaslan, Enver Akova, Ali Rıza Septioğlu desteğini kazanmak için verdiği tavizler ve haklarında çıkan yolsuzluk söylentileri, Ecevit'e zarar verdi. 14 Ekim 1979'da yapılan ara seçimlerde başarısızlığa uğrayan Ecevit görevden çekildi ve Süleyman Demirel 25 Kasım 1979 tarihinde MSP ve MHP'nin desteğiyle bir azınlık hükümeti kurdu. 12 Eylül ve siyasi yasaklı olduğu dönem 12 Eylül Darbesiyle Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'in komutasındaki silahlı kuvvetler ülkenin yönetimine el koydu. Eşi Rahşan Ecevit ile birlikte Hamzakoy'da Gelibolu yaklaşık bir ay gözetim altında tutulan Ecevit diğer parti başkanlarıyla beraber siyasetten uzaklaştırıldı. 28 Ekim 1980'de siyasi parti çalışmaları durdurulunca, 30 Ekim 1980'de CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etti. 12 Eylül döneminde yoğun bir demokrasi mücadelesi vermiş olan Ecevit, askeri yönetime karşı çıkışları nedeniyle önce Nisan 1981'de yurtdışına çıkması yasaklandı, daha sonra yabancı basına siyasi demeç verdiği gerekçesiyle tutuklanarak Kasım 1981'de Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'nce 4 ay hapse mahkum edildi. 1981'de çıkardığı Arayış dergisi 1982'de askerî rejim tarafından kapatıldı. Ecevit, 7 Kasım 1982 halkoylamasında kabul edilen 1982 Anayasası'nın geçici 4. maddesi ile diğer bütün partilerin ileri gelenleriyle birlikte 10 yıl siyaset yasaklıları kapsamına alındı. Demokratik Sol Parti yılları1983-85 arasında Demokratik Sol Parti'nin DSP kurulması çalışmalaırnı destekledi. 1985 yılında Bülent Ecevit'in siyasete girme yasağı devam ederken eşi Rahşan Ecevit'in başkanlığında DSP kuruldu. Eylül 1986 ara seçimlerinde başkanlığını Rahşan Ecevit'in yürüttüğü bu partinin propaganda gezilerine katıldı. Yaptığı konuşmalarla siyaset yasağını çiğnediği gerekçesiyle hakkında çeşitli davalar açıldı. Bülent Ecevit, Kasım 1985'te Sosyal Demokrasi Partisi ve Halkçı Parti'nin Sosyaldemokrat Halkçı Parti adı altında birleşmelerine rağmen birleşme taleplerine karşı geldiği ve sol oyları böldüğü gerekçesiyle "bir bölen" olarak anılmaya başladı. Yine bu dönemde kamuoyunda aile partisi görüntüsü giderek yerleşen DSP'de bazı muhalif sesler parti içinde demokrasi olmadığından yakınmaya başladı. 14 Haziran 1987 tarihinde Rahşan Ecevit'e muhalif olan grubun gerçekleştirdiği 2. Kurucular Kurulu toplantısında muhalif harekete önderlik eden Celal Kürkoğlu, partiden ihraç edildiği belirtilen kurucu üyelerin katıldığı toplantıda, “Genel Başkan” ilan edildi. Bu süreçte muhalifler ve parti yönetimi karşılıklı suç duyurularında bulunuldu, parti içi tartışmalar, açılan davalarla mahkemelere taşındı. Yaklaşık üç ay süreyle “Genel Başkanlık” iddiasında bulunan Celal Kürkoğlu 14 Eylül 1987'de 15 arkadaşıyla birlikte SHP'ye katıldı. 1987 yılında yapılan referandumla eski siyasi liderlerin siyaset yasağı kaldırılınca Bülent Ecevit DSP'nin başına geçti. Aynı yılın kasım ayında yapılan genel seçimlerde DSP yüzde 10'luk seçim barajını aşamayarak milletvekili çıkaramaması üzerine Ecevit ilk kongrede parti genel başkanlığından ve aktif siyasetten ayrılacağını açıkladı. Ancak 1989 yılının başlarında siyasete dönen Ecevit, partililer tarafından liderliğe yeniden getirildi. 20 Ekim 1991 seçimlerinde ulusal birliğin ve laikliğin korunması gerektiğini vurgulayan Ecevit, Türkiye'nin önder ülke durumuna gelmesini gerektiğini savundu. Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin SHP partisine karşı yürüttüğü "sosyal demokrat oyları bölmeyin" kampanyasına karşı, SHP'nin aday listelerinde Halkın Emek Partisi HEP üyelerine yer vermesini eleştirdi; SHP'nin "bölücülerle" işbirliği yaptığını ileri sürdü. İktidara geldiklerinde üretici, tüketici ve satıcıdan oluşan güçlü bir kooperatif düzen kuracaklarını açıkladı. Zonguldak'tan milletvekili seçilerek partisinden 6 milletvekiliyle birlikte TBMM’ye girdi. CHP'nin yeniden açılması gündeme gelince CHP kurultayının DSP'ye katılma kararı almasını önerdi. 9 Eylül 1992'de toplanan CHP kurultayına çağrıldığı halde katılmadı. DSP’nin oyları 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan erken genel seçimde yüzde 14,64’e, milletvekili sayısı 76’ya yükseldi ve DSP solun en büyük partisi konumuna geldi. Ecevit, 30 Haziran 1997 tarihinde ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz başkanlığında kurulan ANASOL-D koalisyonunda Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 25 Kasım 1998'de koalisyon hükümetinin gensoruyla düşürülmesinin ardından, Bülent Ecevit, 11 Ocak 1999'da CHP dışındaki partilerin desteğiyle DSP azınlık hükümetini kurarak, yaklaşık 20 yıl aradan sonra, 4. kez başbakan oldu. Ecevit'in azınlık hükümetinin iktidarda olduğu sırada PKK Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirilmesiyle 15 Şubat 1999 Ecevit, 1970’lerden sonra yeniden patlama yaptı. DSP, 18 Nisan 1999’da yapılan seçimlerden yüzde 22,19 oy oranıyla birinci parti olarak çıktı. Seçimlerden sonra hükümeti kurmakla görevlendirilen Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1999’da kurulan DSP-MHP-ANAP koalisyonunda yeniden başbakanlık koltuğuna oturdu. 2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üniversite mezunu olmaması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı'na aday olamadı. Koalisyon partilerinin bu hükmü değiştirme teklifini ve kendisine cumhurbaşkanlığı teklifi getirmesini ise teşekkür ederek reddetti. Bülent Ecevit, 16 Ocak 2002'de Amerika Birleşik Devletleri Devlet Başkanı George W. Bush'la Beyaz Saray'da yaptığı görüşme esnasındaSüleyman Demirel'in ardından Cumhurbaşkanı olan Ahmet Necdet Sezer ile Bülent Ecevit Hükümeti arasında zaman zaman bazı yasaların iade edilmesi nedeniyle gerginlik yaşandı. Bu gerginlik 19 Şubat 2001 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu MGK toplantısında doruğa ulaştı. Cumhurbaşkanı Sezer ile yaşadığı tartışma nedeniyle Başbakan Ecevit, MGK toplantısını terk etti. Yaşanan bu kriz ekonomide zor günlerin başlangıcı oldu. Sağlık sorunlarıyla ilgili söylentiler çıkan Bülent Ecevit, 4 Mayıs 2002’de rahatsızlanarak Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedavisi sırasında durumu gittikçe kötüleşince eşi Rahşan Ecevit tarafından hastaneden çıkartılarak evine geri getirildi. Bir süre evinde dinlenen Bülent Ecevit 17 Mayıs'ta yeniden hastanede tedavi altına alındı ve 11 gün burada kaldı. Ecevit’in rahatsızlığı sırasında hükümete yönelik tartışmalar ve erken seçim talepleri de siyasi gündeme damgasını vurdu. Bu tartışmalar parti içine de yansıdı. Kendilerini “Dokuzlar” olarak adlandıran DSP'li 9 milletvekili, 25 Haziran'da bir bildiri yayınlayarak, “Ecevitler öncülüğünde Ecevitsiz yaşama geçilmesini” istediler. Ecevit'e en yakın isimlerden biri olan Başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan’ın 8 Temmuz 2002'de görevinden ve partiden istifasını yeni istifalar izledi. İstifalarla koalisyon hükümeti TBMM’deki sayısal desteğini yitirdi. Bu gelişmeler üzerine 31 Temmuz 2002'de erken seçim kararı alındı. 3 Kasım 2002’de yapılan erken genel seçimlerde DSP barajı aşamadı ve TBMM dışı kaldı. Genel başkanlıktan ayrılma kararını, 3 Kasım seçimlerinden önce olduğu gibi, seçimlerden sonra da zaman zaman dile getiren Bülent Ecevit, 22 Mayıs 2004 tarihinde düzenlediği basın toplantısıyla halefini ilan etti ve görevi Genel Başkan Yardımcısı Zeki Sezer’e devretmek isteğini belirtti. 24 Temmuz 2004 tarihinde yapılan 6. Olağan Kurultay ile aktif siyaseti bıraktı. Vefatıİlerleyen yaşı, bozulan sağlığı ve doktorlarının karşı çıkmasına rağmen Danıştay Saldırısı'nda yaşamını kaybeden Yücel Özbilgin'in 19 Mayıs 2006'daki cenazesine katıldı. Törenin ardından beyin kanaması geçiren Ecevit, uzun süre Gülhane Askerî Tıp Akademisi'nde yoğun bakımda kaldı. Bu dönemde kendisi için tutulan ziyaretçi defteri Kaldırım Defteri adıyla anılır. Bülent Ecevit, bitkisel hayata girdikten 172 gün sonra 5 Kasım 2006 pazar günü Türkiye saatiyle 2240'da 2040 [UTC] dolaşım ve solunum yetmezliği sonucu vefat etti. Ecevit'in Devlet Mezarlığı'na gömülebilmesi için, ölümünün hemen ardından 9 Kasım'da yapılan bir kanun değişikliğiyle bu mezarlıklara başbakanların da gömülmesi sağlandı. 11 Kasım 2006'da yapılan cenaze törenine eşi nadir görülen bir kalabalık katıldı. Yurdun dört bir yanından ve başta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmak üzere pek çok ülkeden insan Ecevit'e son borçlarını ödemek ve onu sonsuzluğa uğurlamak için başkente akın etti. Cenaze törenine beş cumhurbaşkanı ve siyasetçiler de katıldı. Kocatepe Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Devlet Mezarlığı'na doğru yola çıkan Ecevit'in naaşına halk gözyaşları ve çiçeklerle eşlik etti. Bu uzun yol boyunca eşi Rahşan Ecevit bir an olsun cenaze arabasının arkasından ayrılmadı. 11 Kasım 2006 günü Devlet Mezarlığı'na defnedilen Ecevit için anıt mezar yapılması gündemdedir. Kişisel yaşamı1973 seçimlerinde CHP'nin seçim kampanyasında, yaşlı bir kadının "Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyom." şeklindeki sorusundan sonra Karaoğlan adı CHP'liler tarafından benimsenmiş ve ilerleyen yıllarda da Türkiye'de Bülent Ecevit için kullanılmaya başlanmıştır. Seçim propagandalarında "Umudumuz Karaoğlan" sloganı söylenmeye başlamıştır. Dönemin Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel, en büyük rakibi olan Bülent Ecevit'i, darbeyle devrilen Şilili sosyalist devlet adamı Salvador Allende'ye benzetip atıfta bulunmak için "Allende-Büllende" tabirini kullanmıştır. Ecevit, başbakanlık dönemlerinde yapılan Kıbrıs Harekâtı sonrasında "Kıbrıs Fatihi", Abdullah Öcalan'ın yakalanışı sonrasında da "Kenya Fatihi" olarak anılmıştır. Kamuoyunda mütevazı kişiliğiyle de tanınmaktadır. Mavi gömleği ve kasketi ile marka haline gelen liderlerden biri olmuş olan Ecevit, Bitlis sigarası, Meclis sigarası içer, eniştesi İsmail Hakkı Okday'ın hediyesi Erika marka daktilosuyla yazardı. Bu 70 yıllık daktiloyu, ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi'ne armağan etmiştir. Biri ABD'de Rumlar tarafından olmak üzere siyasi hayatında 6-7 kere suikast girişimine maruz kaldı. Edebî kişiliği Bülent Ecevit, siyasi yaşamının yanı sıra yazarlık ve şairliği de birlikte yürütmüş ender siyasetçilerden birisidir. Sanskrit, Bengal ve İngilizce dillerinde çalışmalar yapmış olan Ecevit, Rabindranath Tagore, Ezra Pound, T. S. Eliot, ve Bernard Lewis'in yapıtlarını Türkçeye çevirmiş, kendi şiirlerini de kitap halinde yayımlamıştır. Şiir kitaplarıBir Şeyler Olacak Yarın Tüm şiirleri, Doğan Kitapçılık 2005El Ele Büyüttük Sevgiyi, Tekin Yayınevi 1997Işığı Taştan Oydum 1978Şiirler 1976Siyasi kitaplarıOrtanın Solu 1966Bu Düzen Değişmelidir 1968Atatürk ve Devrimcilik 1970Kurultaylar ve Sonrası 1972Demokratik Sol ve Hükümet Bunalımı 1974Demokratik Solda Temel Kavramlar ve Sorunlar 1975Dış Politika 1975Dünya-Türkiye-Milliyetçilik 1975Toplum-Siyaset-Yönetim 1975İşçi-Köylü Elele 1976Türkiye / 1965-1975 1976Umut Yılı 1977 1977HatırasıZonguldak Karaelmas Üniversitesi’nin ismi 2012 yılında “Bülent Ecevit Üniversitesi” olarak değiştirilmiştir.[24] Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi 2005 yılında hizmete girmiştir. Hakkında yazılan kitaplarFaruk Bildirici, Kuzum Bülent 2000Cüneyt Arcayürek,Bir Özgürlük Tutkunu Bülent Ecevit 2006Aras Erdoğan,Umut Adam Ecevit 2006Can Dündar & Rıdvan Akar,Ecevit ve Gizli Arşivi 2008Fikret Bila, Phoenix- Ecevit'in Yeniden Doğuşu 2001Bülent Ecevit haber başlıkları altta listelenmiştir. Son dakika haberleri de dahil olmak üzere şu ana kadar eklenen toplam bülent ecevit haberi çarpıştı! 2 yaralıZonguldak’ın Kozlu ilçesinde sürücüsünün kontrolünden çıkan iki otomobil çarpıştı. Kazada ve isimli iki kişi dinlediAK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, sahadaki programlarını Torbalı’da 1 milyon kontenjan varBu yıl baraj olmadığı için puanı hesaplanan milyon adayın tercih yapma şansı var. Ancak üniversitelerde açıköğretim dahil yaklaşık 1 milyon kontenjan bulunuyor. 3 adaydan 2’si açıkta kalacak. O nedenle tercihlerin dikkatli yapılması çok kez öğrenci alacaklarSiber güvenlik, açık deniz sondaj teknolojisi gibi farklı programlara bu yıl ilk kez öğrenci alınacak. Kılavuzda, Boğaziçi Hukuk gibi adayları heyecanlandıran yeni programlar da var. Henüz puanları oluşmayan bu programları tercih ederken benzer üniversiteleri referans alabilirsiniz.Özgürlük adına canlarını verdiler’Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin ile Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay, 20 Temmuz 1974’te başlayan Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 48. yıldönümü nedeniyle anma etkinlikleri düzenledi. Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay da bir mesaj açıklama! 'Mayısta hastamız yoktu, şu an pek çok kişinin testi pozitif'Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hande Aydemir, "Mayıs aylarında hiç Covid-19 saptanmış hastamız yoktu. Ancak şu an hastanemizde yatan pek çok hastamızın PCR testleri pozitif çıkıyor. Hatta bunların bir kısmı çok ciddi tutulumları olan zatürreli olgular. Yine hastalıktan korkuyoruz aslında" açıklama! 'Mayısta hastamız yoktu, şu an pek çok kişinin testi pozitif'Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hande Aydemir, "Mayıs aylarında hiç Covid-19 saptanmış hastamız yoktu. Ancak şu an hastanemizde yatan pek çok hastamızın PCR testleri pozitif çıkıyor. Hatta bunların bir kısmı çok ciddi tutulumları olan zatürreli olgular. Yine hastalıktan korkuyoruz aslında" samurları daha görünür olduDünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin nesli tükenmek üzere olan hayvanlar kategorisinde yer alan su samuru, 2 gün önce Silivri Selimpaşa sahilinde bir vatandaş tarafından Erdoğan'dan 'Türkiye Hava Yolları' vurgusuCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türksat Genel Müdürlüğünün Gölbaşı yerleşkesinde Türksat 5B Uydusu Hizmete Alma Töreni'nde önemli açıklamalarda bulundu. Yerli ve milli gözetleme uydusu İMECE ve Türksat 6A ile ilgili son bilgileri aktaran Erdoğan, 'Bundan sonra uçaklarımızın gövdesine Turkish Airlines değil Türkiye Hava Yolları yazacağız' ifadelerine yer Erdoğan'dan 'Türkiye Hava Yolları' vurgusuCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türksat Genel Müdürlüğünün Gölbaşı yerleşkesinde Türksat 5B Uydusu Hizmete Alma Töreni'nde önemli açıklamalarda bulundu. Yerli ve milli gözetleme uydusu İMECE ve Türksat 6A ile ilgili son bilgileri aktaran Erdoğan, 'Bundan sonra uçaklarımızın gövdesine Turkish Airlines değil Türkiye Hava Yolları yazacağız' ifadelerine yer tesisleri fark yaratacakKuşadası Belediyesi’nin iştiraklerinden Arya konumları, tasarımları ve lezzetli mönüleriyle dikkat çeken tesisleri turizm sezonu için Bozdağ Çocuk haklarını, Anayasa maddesi haline getirdikAdalet Bakanı Bekir Bozdağ, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca Ankara'da düzenlenen değerlendirme toplantısında, AK Parti hükümetleri döneminde insan hakları alanında yapılan çalışmaları anlattı. Bozdağ, "Çocuk haklarını, Anayasa maddesi haline getirdik" kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyorZonguldak'ta "Yumurtalık Kanseri Farkındalık Toplantısı'nda konuşan ZBEÜ Jinekolojik Onkolojisi Cerrahisi Uzmanları, yumurtalık kanserinin önemine dikkat çekti. Söz konusu kanserin dünyada kadınlarda en sık görülen dokuzuncu, Türkiye'de ise yedinci kanser olduğunun önemini tesisleri sezon için hazır!Kuşadası Belediyesi iştiraklerinden Arya işlettiği turistik tesisler, sezona hazır. 2021 turizm sezonu öncesinde elektrik, su ve kanalizasyon altyapıları ile mutfak, depo ve oturma alanları bütünüyle yenilenerek dekore edilen tesisler, sezona eksiksiz biri alınan çocuğun ailesi 'hatalı teşhis' iddiasıyla şikayetçi olduZonguldak’ta, uzun süre bisiklete bindikten sonra karın ve kasıklarındaki ağrıyla hastaneye giden İran asıllı Ermiya Khashijan 14, lavman sıvı verme işlemi yapılarak, ağrı kesici ilaç verildikten sonra evine gönderildi. Ağrıları geçmeyen çocuğun ameliyatla testislerinden biri alındı. Hastanede hatalı teşhis koyulduğunu, çocukta organ kaybına neden olduğu gerekçesiyle doktor hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını biri alınan çocuğun ailesi 'hatalı teşhis' iddiasıyla şikayetçi olduZonguldak’ta, uzun süre bisiklete bindikten sonra karın ve kasıklarındaki ağrıyla hastaneye giden İran asıllı Ermiya Khashijan 14, lavman sıvı verme işlemi yapılarak, ağrı kesici ilaç verildikten sonra evine gönderildi. Ağrıları geçmeyen çocuğun ameliyatla testislerinden biri alındı. Hastanede hatalı teşhis koyulduğunu, çocukta organ kaybına neden olduğu gerekçesiyle doktor hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.
Sami Süleyman Gündoğdu Demirel d. 1 Kasım 1924; İslamköy, Atabey, Isparta, Türk inşaat mühendisi ve siyasetçi. Türkiye'nin 9. cumhurbaşkanı olup, 1965-1993 yılları arasında da 7 farklı hükümette yaklaşık 12 yıllık bir süreyle başbakanlık yaptı. Türkiye'nin en genç genel müdürü ve İsmet İnönü'den sonra en uzun başbakanlık yapmış kişisi olan Süleyman Demirel, 31 yaşında genel müdür, 40 yaşında parti genel başkanı, 41 yaşında başbakan olmuştur. " Bana Milliyetçiler adam öldürüyor dedirtemezsiniz. " " Türkeş Türk çocuğu, Ecevit halk çocuğu, Erbakan müslüman çocuğu da biz o. çocuğu muyuz? " " Türkiye 70 cent'e muhtaç olduğu devirde, hacılarımıza 70 milyon dolar ayırdık. " " Turbun büyüğü heybede. " " Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz. " " Tespih çeken elle tetik çeken el bir olmaz. " " Çorum'u bırakın, Fatsa'ya bak Çorum olayları hakkında düşüncülerini soran gazeteciye cevabı " " Devlet bazen rutinin dışına çıkabilir. Susurluk skandalı sonrası " " Demokrasilerde çareler tükenmez. " " Dün dündür, bugün bugündür. " " Üs yok tesis var. " " Galibiyetin sahibi çoktur, mağlubiyetin sahibi yoktur. Yenilgi yetimdir. " " Mizah bir yumruktur, ne zaman kime vuracağı belli olmaz. " " Fırat'ın kenarındaki bir kuzudan ben sorumluyum. " " Fiyatlar günden güne artıyosa memlekette pahalılık var demektir. " " Gap'ı kimseye gap diye gaptırtmam. " " Vaa mı bunun başka türlü izah tarzı? " " Vatana millete hayırlı uğurlu ossun " " İşiniz vardı da biz mi aldık? 12 temmuz 1969 İş isteyenlere " " İşsizlikten kurtulmak istiyor musunuz ? takılın peşimize. 1991 genel seçimleri öncesi miting konuşmalarından " " Kendim için birşey istiyorsam namerdim. " " Kırk günde kabak yetişmez.1978 de CHP'nin 40 günde Türkçe bilmeyen öğretmenleri alıp öğretmen yapması için demiştir. " " Ağca hapisaneden nasıl kaçmıştır? Hapishaneler yol geçen hanına dönmüştür. Hapishanelerden pek çok kişi kaçmıştır. " " Aksini diyenin alnını garışlarım! " " Ege bir Yunan gölü değildir. Ege bir Türk gölü de değildir. Binaenaleyh, Ege bir göl de değildir. " " Parazit yapıyor! zam isteyen sendika liderlerine " " Ben bir gün evimde otururken Çankaya'ya çıkayım diyerek çıkmadım. " " Binaenaleyh, Öküzün altında Buzağı aramanın manası yoktur. " " Binaenaleyh Türkiye'nin altı çürüktür, Türkiye'nin altı çürüktür diye bırakıp gidecek değiliz, bununla yaşamasını öğreneceğiz. " " Esasen Suriye, Türkiye'ye karşı açık bir husumet politikası izlemektedir. PKK terör örgütüne aktif destek sağlamayı sürdürmektedir. Tüm uyarılarımıza rağmen hasmane tutumundan vazgeçmeyen Suriye'ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu, sabrımızın taşmak üzere olduğunu bir kere daha dünyaya ilan ediyorum.1 Ekim 1998 TBMM Yasama Yılı Açış Konuşması'ndan. " " Onbir Eylül 1980 günü, Sıkıyönetim'e rağmen ülkenin her yerinde oluk oluk kan akıyordu. Nasıl oldu da 24 saat sonra her tarafta silahlar sustu ve her yer sütliman oldu ?" Süleyman Demirel, 12 Eylül 1984. " " Said Nursi büyük Alimdir, Büyük Alim degildir diyenin alnını karışlarım.1999 yılında Kocatepe'de yapılan Nursi Bediüzzaman Said Nursi mevlidine gönderdiği mesaj " " Su mu daha değerlidir yoksa petrol mü? Tabi ki su daha değerlidir. Çünkü petrol içilmez, ama su içilir. " " Sana ne? Tasası sana mı düştü? Sen mi talipsin? Sana vermem ister misin? Kime vereceksem vereceğim, verince görürsünüz! Bu böyle olmaz, biraz sabretmesini öğrenin! 28 Şubat Süreci'nde hükümeti kurma görevini kime vereceği konusunda soru sormak gafletinde ! bulunan bir muhabiri paylarken " " Yasaksız Türkiye 1982 Anayasasıyla siyasetten yasaklı olduğu dönemde kullandığı slogan " " Yazın biz Bulgaristan'dan elektrik alıyoruz. Kışın Bulgaristan bize elektrik veriyor. " " Yapamazsın onu, oraya girmeyin hiç! Bak birşey söyleyim; Çanakkale'ye giden 250 bin kişinin de anası-babası vardı! Apo'nun idama mahkum edildiği dönemde kendisinden yardım isteyen Şehit Aileleri Derneği üyelerinden birinin "Biz Devletimize güvenmeseydik, çocuklarımızı askere göndermezdik" sözüne cevaben " " Yollar yürümekle aşınmaz. 12 Mart 1971 öncesi sol örgütlerin yürüyüşleri ile ilgili söylemiştir. " " Yahya'yı ben kulağından tutup mahkemeye verdim. Türkiye'nin ilk hayali ihracatını gerçekleştiren yeğeni Yahya Demirel için, cumhurbaşkanlığının son basın toplantısında böyle söylemişti. Doğrusu yolsuzluğu ortaya çıkaran ticaret bakanlığı müsteşarı Şerafettin Durugönül'ü görevden almıştı . " " Verdimse ben verdim, ne olmuş. İlksan ile ilgili Kemal Ilıcak'a verilen paralarla ilgili yolsuzluk haberi üzerine suç üstü yakalanınca demiştir " " Üzülmeyin çocuklar, üzülmeyin. Ben bir işe girersem adamı anasından doğduğuna pişman ederim. Görev süresinin dolmak üzere olduğu dönemde, ATO Başkanı Sinan Aygün'e hitaben " " Günah benden gitti! 1990'larda PKK'nın eylemlerinin arttığı sırada. " " Hükümetin başı Bülent Ecevit'e, başbakan demek yerine " " Herkes benim gibi 'dün dündür bugün bugündür' deyip işin içinden çıkamaz! Cumhurbaşkanlığının son basın toplantısında. " " Memleket meseleleri bir parkta oturarak halledilseydi, çok büyük bir park yaptırır hep beraber içinde otururduk. " " Goalisyon hökümetimiz hayırlı uğurlu olsun. 1991 genel seçimleri sonrası DYP-SHP koalisyon hükümetinin kurulduğu gün " " DYP olarak herkese iki anahtar vaad ediyoruz. " " Neresini sıksaydım? İngiltere ile ilişkilerin gergin olduğu bir dönemde yapılan bir görüşmede, Bülent Ecevit'in elini sıkmasının doğruluğunu kendisine soran gazetecilere cevaben " " Ne veriyorlarsa benden beş fazlası seçim vaatlerinden " " Niye ? Biz mi öldürdük ? Başbakanlık kapısında bekleyen bir atı ölmüş ama iki at parası isteyen yaşlı amcaya verdiği cevap " " Olaylar fevkalade. 13 Mart 1995 Gazi Olayları sırasında basına yaptığı açıklama " " Petrol vardı da biz mi içtik? " " Bulut buluttur, bulutun akı da buluttur garası da, binaaneleyh, üzerine gonuşmaya değmez. Sayın Demirel, Yıldırım Akbulut için ne düşünüyorsunuz? diye soran gazeteciye " " Bu düzen böyle giderse elbet birileri çıkar şapkayı giyer kıratada biner cumhurbaşkamlığı görevi sonrası seçim zamanı gazeteciye verdiği cevap. " " Bunların sonu da Allende gibi olacak.1979 yılında Başbakan Bülent Ecevit'i öldürülen Şili Devlet Başkanı değil Salvador Allende'ye benzetir. " " Bugün sağ tedhişçi diye bir şey yoktur. Türkiye'de sol tedhişçi vardır, sağ tedhişçi diye bir şey yoktur. Adam öldüren yok yani. " " Dört kaz teslim etsen, akşama üçünü kaybedip gelir. 1980 öncesinde Bülent Ecevit’e " " Elektriğin komünisti olur mu? " " Çankaya'nın şişmanı Turgut Özal için " " Başörtüsüyle okumak isteyenler Suudi Arabistan'a gitsin. " " Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim. " " Devlet seçim sonuçlarına göre gereken tedbirleri alır. " " DYP'yi ben kurdurdum. " " Şapkamı alır giderim. " " Enkaz devraldık. " " Görünen köy uzak değildir. " " Güniz Sokak'ta Nazmiye ile tavuk besleyecek değiliz. " " MİT gizli saklı işler yapan bir teşkilat değildir. " " Nerde galmıştık. " " Bize plan değil, pilav lazım.CHP'nin planlı kalkınma önerisine verdiği cevabı "
süleyman demirel, 1 kasım 1924 tarihinde ısparta’nın islamköy bölgesinde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. köylü çocuklarının kaydedildiği bir şubede, memur ve çiftçi çocuklarının olduğu sınıflardan farklı bir sınıfta okudu. lise eğitimini afyonkarahisar’da alırken, bugünlere kadar gelen ve simgeleşmiş olan fötr şapka hikayesi başladı. afyonkarahisar’da çarşı pazar gezdiği bir gün sonunda bir yerden fötr şapka aldı, o şapkayı daha o yıllarda bile giymekten büyük bir keyif alırdı. daha sonrasında siyaset sahnesine geçtiğinde de o şapka hiç başından çıkmayacaktı. liseyi bitirdikten sonra istanbul teknik üniversitesi’nde inşaat mühendisliği okudu. o’nun döneminde yine itü bünyesinden çıkan ve siyasi tarihe damga vuracak olan necmettin erbakan ve turgut özal da mühendishanedeydiler. daha sonra eşi olacak olan nazmiye hanım ile yakın akrabaydılar. aile büyükleri uygun gördüğü için evlendiler, huzurlu, mutlu, sağlıklı bir ömür geçirdiler. üniversite yıllarındayken nişanlandılar ve okul biter bitmez de evlendiler. 1948’de başlayan evlilikleri, nazmiye demirel’in 2013’teki vefatıyla son buldu. süleyman demirel, bir süreliğine amerika birleşik devletleri’ne gitti ve orada 1 yıl kaldı. ardından türkiye’ye döndüğünde seyhan barajı projesinin başına geçti ve o proje sayesinde siyasilerin büyük dikkatini ve takdirini topladı. 31 yaşında, devlet su işleri genel müdürü olarak bu makama gelen en genç kişi oldu. 1962’de adalet partisi’ne girdi, 1964’de parti başkan ragıp gümüşpala’nın vefatından dolayı yapılan kongrede 1679 geçerli oyun 1072’sini alarak genel başkan oldu. 1965 seçimleri, süleyman demirel’in gireceği ilk seçimdi. süleyman demirel, parti içinde aktif olduğu için tbmm görüşmelerine locadan da olsa katılıyordu; lâkin milletvekili olmadığı için aktif olarak siyasete giremiyordu. 1965 yılında bütçe görüşmeleri yapıldı, süleyman demirel de locasından bilfiil takip ediyordu ve kendi elindeki çeteleye göre beklediği oylar gelirse bütçe geçmeyecekti. nitekim öyle de oldu ve 1965 yılında seçime bu pozisyonda gidildi. süleyman demirel, partisinin oy oranını % arttırarak % oy ile 240 sandalye aldı. cumhuriyet kurulduktan sonra doğmuş olan ilk başbakan olarak tarihe geçmişti. 41 yaşında, genç bir başbakandı. cumhuriyet halk partisi ve ismet inönü iktidardan düşmüş, ana muhalefet pozisyonuna geçmişti. 4 yıl boyunca hükümette kalan süleyman demirel, 1969’da girdiği genel seçimlerden yine birincilikle çıkmıştı. bu sefer oy oranı % olsa da sandalye sayısını arttırarak meclise 256 milletvekili sokma hakkı kazanmıştı. chp ise yine ana muhalefetteydi. gap gibi, iskenderun demir çelik fabrikası gibi hamleler ve boğaziçi köprüsü’nün belirli projeleri süleyman demirel iktidarı döneminde gerçekleşti. belirli sanayileşme hamleleri yapıldı ve özellikle de anadolu’nun imkansızlıkları içinde büyüyen süleyman demirel’in en büyük hayallerinden birisi de anadolu’yu daha da zenginleştirmek, aktif hale getirmekti. ancak demirel’in ikinci başbakanlık dönemi, ilki kadar rahat geçmeyecek ve tamamlanamayacaktı. 12 mart 1971 muhtırası ile hükümet zorla istifa ettirildi. parlamento içinde ecevit ve demirel birbirlerine karşı rakip olsalar da, muhtıra sonucu demokratik olmayan yarı darbe müdahalesiyle iktidara geçmek isteyen askerlere izin vermemek için birleştiler. türkiye’nin en demokratik başkaldırılarından birisine imza atarak, askeriyenin desteklediği cumhurbaşkanı adayı olan faruk gürler’i onaylamadılar. 15 tur süren bu seçimlerin sonucunda fahri korutürk, türkiye cumhuriyeti’nin 6. cumhurbaşkanı seçildi. 1971’de bozulan düzen, 1973’de tekrardan tesis edildi ve tam 4 yıl sonra tekrardan demokratik yollardan bir seçim yapıldı. 68 kuşağı ile birlikte dünya genelinde de revaçta olan sol görüş, türkiye’yi de etkiliyordu. 1970’lere geldiğimizde hem cumhuriyet halk partisi’ndeki ismet inönü ile bülent ecevit değişimi, hem ecevit’in söylemleri iyice ecevit’i ön plana itmişti. chp, sandıktan % oy ile birinci parti olarak ayrıldı. süleyman demirel ise adalet partisi ile % oy alarak sadece 149 sandalye bulabildi. ancak ecevit, kurduğu hükümeti çok fazla ilerletemedi ve istifa etmek zorunda kaldı. süleyman demirel başbakanlığında kurulan 39. hükümet ya da bizim bildiğimiz adıyla milliyetçi cephe hükümeti iktidara geldi. 4 partinin koalisyonu olan bu hükümet, 1977 türkiye genel seçimleri’ne kadar iktidarda kaldı. 1977 seçimlerinde chp yine birinci parti olarak, hem de daha yüksek bir oyla çıkmıştı. % oy alan chp birinci, % oy olan adalet partisi ikinci sıradaydı. msp ve mhp sırasıyla üçüncü ve dördüncü sırayı almışlardı ancak oy oranları çift hanelere ulaşmamıştı. chp her ne kadar oy ve milletvekili sayısını arttırsa da tek başına iktidar olması için gereken 226 milletvekilini çıkartamamıştı. bülent ecevit, fahri korutürk’ten aldığı hükümet kurma görevinde sadece chp’nin olduğu bir hükümet kurdu ancak çok az bir farkla güven oyu alamadı. bülent ecevit’in hükümeti kuramamasından sonra süleyman demirel görevi devraldı ve “2. milliyetçi cephe hükümeti” adıyla da bilinen 41. hükümeti kurdu. bu sefer cumhuriyetçi güven partisi yoktu ve sadece adalet partisi, milliyetçi hareket partisi ve milli selamet partisi bu hükümetin içerisindeydi. her yıl hükümetin değiştiği bu dönemlerde 12 kasım 1979 tarihinde son kez hükümeti kurdu ve 12 eylül 1980 tarihine kadar tek başına iktidarda kaldı. 12 eylül darbesi, yine iktidarda olan süleyman demirel’i indirmişti. süleyman demirel ve eşi nazmiye demirel, msp, chp ve mhp liderleri gibi tutuklanarak sürgüne götürülmüştü. süleyman demirel’in aklından asla adnan menderes çıkmıyordu ve yakın çevresindekilere sürekli “benden bir önceki başbakan idam edilmişti” diye söylüyordu. bu trajik olay, demirel’i çok etkilemiş ve bir parça da korkutmuştu. nitekim 80 darbesinin ayak sesleri duyulmaya başlandığında “eğer istifa etmezsek ve bu darbe olursa beni kesin asarlar; ama benimle kalmayıp, aranızdan birkaç bakan daha asarlar. istifa edersek, bu sefer ülke kaosa gider, ne yapalım?” demiştir ve arkadaşlarıyla yaptığı toplantılar neticesinde ne olursa olsun istifa etmemeyi uygun görmüştür. 80 darbesi ile birlikte korkulan olmamış, hiçbir siyasi parti lideri veya yetkilisi idam edilmemiştir. yalnız, 10 yıl boyunca siyasetten men edilmişlerdir. bu yasaklı döneminde dışarıdan büyük türkiye partisi’ni destekleyen süleyman demirel’in partisi de darbe hükümeti tarafından kapatılmıştır. ayrıca bu partinin kurucularının da siyasete girmesi yasaklanmıştır. süleyman demirel’in darbeden önce kurduğu hükümetlerden birisinde tam yetkili ekonomi bakanı olan turgut özal, 1983 yılında anavatan partisi ile birlikte iktidara gelmiş ve başbakan olmuştu. hatta, eski münasebetleri bilindiği için süleyman demirel’in gizliden gizliye turgut özal’ı desteklediği düşünüldüğü için birçok seçmen de turgut özal’a oy atmıştı. ancak gerçek şuydu ki turgut özal ve süleyman demirel’in arası çok iyi değildi ve süleyman demirel, turgut özal’ı desteklememişti. 1987 senesinde nihayet siyasi yasağı kalkan süleyman demirel, doğru yol partisi ile birlikte seçime girmiş ve % oy alarak üçüncü parti olmuştu. süleyman demirel, partideki yakın arkadaşlarına “ben bu partiyi sürgüne götürüldüğüm bu yollarda kurdum” demişti. 1987 seçimlerinde fena bir oy almayıp, meclise girmeye hak kazansa da iktidara gelemeyen süleyman demirel; 1991 seçimlerinden yine birinci çıkmayı bildi. %27 oy alarak birinci olan süleyman demirel, sosyaldemokrat halkçı parti lideri erdal inönü ile birlikte bir hükümet kurdu. erdal inönü ve süleyman demirel hükümeti, aslında sosyal bilimler dışında fen bilimleri ve doğa bilimleri üstüne okumuş iki adamın oluşturduğu hükümetti. bir tanesi fizikçi, bir tanesi mühendis olan bu iki adamın kurduğu hükümet biraz daha uzasa belki ülke için faydalı işler çıkabilirdi; ancak turgut özal’ın ölümüyle birlikte bu hükümet de hükümet sonlandı çünkü süleyman demirel cumhurbaşkanlığı seçimlerine girmişti. cumhurbaşkanı turgut özal’ın görevi başındayken hayatını kaybetmesiyle birlikte yapılan 1993 türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi’nde süleyman demirel’in karşısında 3 aday daha vardı. 3 tur süren seçimlerin ilk turundan itibaren açık ara önde giden süleyman demirel, 3. tur’da aldığı 244 oy ile türkiye cumhuriyeti’nin 9. cumhurbaşkanı olma unvanını elde etti. ayrıca, bu unvan da kendisinin siyasi arenada kazanacağı son unvan olacaktı. 7 yıllık cumhurbaşkanlığının ardından 16 mayıs 2000 tarihinde görevini ahmet necdet sezer’e devretmiş ve siyasi arenadan çekilmiştir. o tarihten sonra genç bakış gibi programlarda birkaç kez denk geldiğimiz ama çoğunlukla sessizliğe bürünen eski cumhurbaşkanımız süleyman demirel, ilk önce 27 mayıs 2013'te alzheimer tedavisi gören 65 yıllık eşi nazmiye demirel'i kaybetti. artık iyice yaşlanan süleyman demirel'e 65 yıllık yol arkadaşının ölümü ağır bir darbe indirmişti. eşinin ölümünden 2 sene sonra, 17 haziran 2015 tarihinde solunum yolu enfeksiyonu ve kalp yetmezliği nedeniyle 90 yaşındayken yaşamını yitirdi. Doğu Perinçek, Ertuğrul Kürkçü'ye Neden "Sen Abdülhamit'i Savundun" Dedi?
Türkeş Türk çocuğu, Ecevit halk çocuğu, Erbakan Müslüman çocuğu, biz o… çocuğu muyuz? Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz “iyidir” derim. İki kelimeyle anlatın derseniz “iyi değildir” derim. Bize plan değil, pilav lazım. Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz. Aslana hüviyet sorulmaz demişler. Kimlik taşımam. Ege bir Yunan gölü değildir. Ege bir Türk gölü de değildir. Binaenaleyh, Ege bir göl de değildir. Galibiyetin sahibi çoktur, mağlubiyetin sahibi yoktur. Yenilgi yetimdir. İcabı olup olmadığı tartışılabilir. Ama icabı varsa feminizm fevkalade güzel bir şeydir. Mizah bir yumruktur, ne zaman kime vuracağı belli olmaz. Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz. Memlekette petrol vardı da şerbet yapıp biz mi içtik? Yağmur yağarken “ben ıslanmam” diyemezseniz. Devlet bazen rutinin dışına çıkabilir. Bulut buluttur, bulutun akı da buluttur garası da, binaaneleyh, üzerine gonuşmaya değmez. Elektriğin komünisti olur mu? Yazın biz Bulgaristan’dan elektrik alıyoruz. Kışın Bulgaristan bize elektrik veriyor. Üzülmeyin çocuklar, üzülmeyin. Ben bir işe girersem adamı anasından doğduğuna pişman ederim. Yollar yürümekle aşınmaz. Bana “Milliyetçiler adam öldürüyor” dedirtemezsiniz. Bugün sağ tedhişçi diye bir şey yoktur. Türkiye’de sol tedhişçi vardır, sağ tedhişçi diye bir şey yoktur. Adam öldüren yok yani. Ağca hapisaneden nasıl kaçmıştır.? Hapishaneler yol geçen hanına dönmüştür. Hapishanelerden pek çok kişi kaçmıştır. Ağzını kapatacaksın! Ders verimi düşük oluyor. Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim. Ben bir gün evimde otururken Çankaya’ya çıkayım diyerek çıkmadım. Binaenaleyh, öküzün altında buzağı aramanın manası yoktur. Binaenaleyh Türkiye’nin altı çürüktür, Türkiye’nin altı çürüktür diye bırakıp gidecek değiliz, bununla yaşamasını öğreneceğiz. Bulun 226’yı düşürün hükümeti. Bu düzen böyle giderse elbet birileri çıkar şapkayı giyer kırata da biner. Başörtüsüyle okumak isteyenler Suudi Arabistan’a gitsin. Biz özel televizyonlara “hür olun” dedik. “Çıplak olun” demedik ki?! Çaya yapılan zam değildir. Kalite ayarlaması yapıldı. Çayın kalitesi yükseltildi. Darbe Komisyonu’na ben ifade veriyor değilim. Eğer Darbe Komisyonu ifade almak istediğini söyleseydi ben kabul etmezdim onu. Ben devletin işlerini zorlaştırmam, kolaylaştırırım. Bilgi istiyorsanız verdik bilgi ama o kadar çok bilgi alındı ki sağdan soldan bunun içerisinden nasıl çıkılacağını doğrusu ben de merak ediyorum. Ama söylüyorum inşallah Darbe Komisyonu bu görevini bir tahkikat komisyonu haline getirmez. Devlet seçim sonuçlarına göre gereken tedbirleri alır. Dört kaz teslim etsen, akşama üçünü kaybedip gelir. Esasen Suriye, Türkiye’ye karşı açık bir husumet politikası izlemektedir. PKK terör örgütüne aktif destek sağlamayı sürdürmektedir. Tüm uyarılarımıza rağmen hasmane tutumundan vazgeçmeyen Suriye’ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu, sabrımızın taşmak üzere olduğunu bir kere daha dünyaya ilan ediyorum. Fırat’ın kenarındaki bir kuzudan ben sorumluyum. Fiyatlar günden güne artıyosa memlekette pahalılık var demektir. Gap’ı kimseye gap diye gaptırmam. Herkes benim gibi dün dündür bugün bugündür’ deyip işin içinden çıkamaz! İşsizlikten kurtulmak istiyor musunuz ? Takılın peşimize. Kim ödeyecek 350 Milyar Lira zararı? Ben öderim diyen bir babayiğit çıksın göreyim, devlet öder diyen çıksın göreyim. Nereden öder devlet 350 milyar lira zararı? Kan döken insanlar “biz kan dökmekten vazgeçtik” derlerse, “iyi yaptınız, alın size bir mükâfat verelim” denmesi mümkün değil. Kan döken insanlara “aman vazgeçmeyin, kan dökmeye devam edin” demek de mümkün değil. Kan döken insanlar bundan vazgeçerlerse, “bu iyi olmadı” demek de mümkün değil. Memleket meseleleri bir parkta oturarak halledilseydi, çok büyük bir park yaptırır hep beraber içinde otururduk. Neden çifte vatandaşlık verecekmişiz? Kendilerini Türk hissediyorlarsa gelip Türkiye’ye yerleşsinler. Ne yabancı sermayesinden bahsediyorsunuz? Kasaplığı Türkiye’de vatandaşın elinden almaya kalkmışsınız, ne sermayesi gelir Türkiye’ye? Çırpınır durursunuz. Onbir Eylül 1980 günü, Sıkıyönetim’e rağmen ülkenin her yerinde oluk oluk kan akıyordu. Nasıl oldu da 24 saat sonra her tarafta silahlar sustu ve her yer sütliman oldu ? Siyasi hakları vermek görevimizde, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni rencide ettirmemek görevimiz değil mi? Tespih çeken elle tetik çeken el bir olmaz. Turgut Özal’ın başkaları tarafından öldürüldüğü iddialarının hiçbirisine katılmıyorum. Ben katılmam, eğer öyle bir durum varsa bulur çıkarırlar. 19 sene bulunup çıkarılmamış şimdi dahi bulunup çıkarılması geç değildir. Artık o görev adaletindir, başkasının değildir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni her gün idareyi devralmaya davet edenlere şunu sorarız O zaman yurt savunmasını kim yapacaktır? Türk Silahlı Kuvvetleri’nin rejimin ve cumhuriyetin bekçiliği görevini bırakıp idareyi ele alması halinde, bizatihi korumakla mükellef oldukları rejim, cumhuriyet ne hale gelir? Yapamazsın onu, oraya girmeyin hiç! Bak bir şey söyleyim; Çanakkale’ye giden 250 bin kişinin de anası-babası vardı!
süleyman demirel ecevit halk çocuğu